30 Mayıs 2008 Cuma

ALYANS NASIL OLMALI?

Düğün gününde parmağımıza taktığımız “mutluluk halkası”nın elbette büyük bir manevi değeri vardır. Düğünün ve mutluluğumuzun nişanesi olarak bir ömür boyu parçamızdır artık. Bu yüzden, herhangi bir mücevherat, aksesuar yada bir eşya gibi seçilmemelidir. Alyans karakterimizi ve zevklerimizi yansıtmalıdır. Kullanışlı, zarif aynı zamanda sağlam olmalıdır. Bütün giysilerimizle uyumlu olabilecek tarzda olmalı, her türlü fiziksel ve kimyasal şartlara dayanıklı olmalıdır.Alyansınızı seçerken onun bir ömür yanınızda olacağını unutmayın.Seçeceğiniz alyans elinizi rahatsız edebilecek incelikte ve keskinlikte olmamalıdır. En az 4-5 gram ağırlığında olmalıdır.Seçiminizde dikkat etmeniz gereken iki ana başlık var ; görsel ve yapısal nitelikler.Görsel nitelikler açısından bakıldığında, ince yada kalın, beyaz, yeşil yada sarı renkli, düz yada yuvarlak hatlı işlemelerle bezenmiş alyanslar arasından tercih yapabilirsiniz. Yapısal nitelikler açısından bakıldığında ise kullanılan malzeme göz önüne getirilmelidir. 18 yada 14 ayar altın tercih edebilirsiniz. Böylece daha ağır ve gösterişli bir alyansa daha az ücret ödeyerek sahip olabilirsiniz. Tektaş seçimlerinde ise pırlantanın yapısı ön plana çıkmaktadır. Zarafetinizi yansıtan bir tasarımla birlikte, kullanılan pırlantanın 4C'si dikkatle değerlendirilmelidir. 4C karat ,renk ,berraklık ve kesim özelliklerini ifade etmektedir.Bu sene yine geniş ve ağır alyanslar moda. Modeller ise sınırsız denebilecek kadar fazla. Ama sizin alyansınız özel ve farklı olmalı. Siz de alyansınız özel olmasını istiyorsanız, elişi alyansları tercih etmelisiniz.
Tarihçesi
'Alyans' kelimesi İngilizce 'alliance'dan gelmektedir. Türkçe’si; ittifak yapmak, birbirinin müttefiki olmaktır. Alyans taktığınızda hayata karşı verilen mücadelede birleştiğinizi müjdeliyorsunuz.Evlilik yüzüğünün geleneği Roma ve Mısır dönemlerine kadar uzanmaktadır. Yüzük bir insanın başka bir insana sona ermeyecek bir şekilde bağlanışının sembolüdür.Bu yüzüğün ancak olağan dışı durumlarda çıkarılabileceğine inanılmıştır.Erken dönem Hıristiyan anonimlerine göre tören sırasında yüzük takılarak evliliğin sembolü oluşturulmuş olur. Farklı kaynaklarda (Romalı yada Mısırlı inanışına göre) sol elin üçüncü parmağından kalbe kesintisiz olarak uzanan bir damardan bahsedilir. Bu damarın Latince ismi "vena amoris"dir, yani “aşk damarı”. Fakat orta çağda bilginler arasında bir uzlaşmazlık çıkmıştır ve bu damarın sağ elde olabileceğine dair kuşkular doğmuştur. Bu durum Book of Common Prayer(1549) ile açıklığa kavuşmuştur. Vena amoris sol eldedir. 17. yüzyılda sofulardan bazıları evlilik yüzüğü kibrin sembolüdür demişlerdir ama geleneği bozmamıştır. Daha sonraları alyans modaya göre farklı parmaklarda kullanılmaya başlanmıştır. Günümüz Türkiye'sinde ise sol elin ikinci parmağı yüzük parmağı olarak kabul görmektedir.Evlilik yüzüğü ve nişan yüzüğü sembollerinin ayrı ayrı kullanılmaya başlanması ise 19. yüzyıl geleneğidir.Romantikler için üzücü de olsa; günümüz tıbbı "vena amoris"in aslında olmadığını gün ışığına çıkarmıştır. Şunu da dikkate almak gerekir ki mitler ve geleneklerin çıkış noktaları ile gelişimi ve aktarımı sırasında farklılaşmalar ve kopuşlar olagelmiştir. Kim bilir "vena amoris" ruhumuza uzanan kesintisiz bir damardır belki de.

Hiç yorum yok: