Davetiye seçerken öncelikle davetli sayınızı belirleyin düğün davetiyesi eyin düğün davetiyesi nde şimdiki moda Davetiye konuk isimlerinin düğün davetiyesinin arkasına hattat gibi yazılan el yazısıdır.Özel kalemlerle yazılan bu hattat el yazıları davetiyeye renk katmaktadır. Düğün davetiyesi seçmeden önce davetli konuk sayısını iyice belirleyin ve siparişi verirken eksikleri düşünerek 100 adet fazla bastırınız.Bu sizi sonra unuttuğunuz kişilere davetiye vereceğinizde sizi keşke demekten kurtarır. Gerek düğün davetiyesi gerekse nişan davetiyesi modellerini beğenirken herkesten farklı olmaya çalışın yani sıradan hazır lan bir düğün davetiyesindense alışılmışın dışına çıkın.SEVDİKLERİNİZE ve arkadaşlarınıza verdiğiniz önemi gösterir. Davetiye, adından da belli olduğu gibi davet etme veya edilme anlamına gelmektedir. Davet etme şekilleri, telefonla, telgrafla, maille, aracı kişiyle, davetiye ile yapılır. Davetiye haricinde yapılan davetler normal çağırma ve istek niteliği taşımasından dolayı sadece arama anlamına gelmektedir. Davetiye ile yapılan çağırma usulü, karşınızdaki insana büyük değer verdiğiniz anlamı taşıdığı için her toplumda olduğu gibi Türk toplumuda davetiyeyi benimsemektedir. Gelişen teknolojiyle beraber davetiyelerde değişim göstermiştir. Bu değişimi toplum olarak benimsediğimiz için davetiyenin türleri şekilleri ve nitelikleride değişmiştir. Davetiyeler en başta zarflı ve zarfsız olmak üzere ikiye ayrılır. Zarflı davetiye kartları üzerlerine davet edilen kişinin ismi yazılır. Zarfsız davetiyelerde ise isim gereği duyulmaz. Lakin rulo yapılan davetiyelerin üzerine isim yazılır. Davetiyeler şekilleri veya niteliklerine göre promosyon yani hediyeli olanlarıda bulunmaktadır.
TARİHÇESİ
Daha sonraları da sık sık İda'ya gelip gittiğini bildiğimiz Zeus, bugün daha farklı bir nedenle, Akhalılar ile Troialılar arasındaki ünlü Troia savaşını seyretmek ve hatta yönetmek için bulunur. Üstelik Zeus bu savaşta tarafsız da değildir. Karısı Hera'nın bütün karşı çıkmaları ve Akhalıları desteklemesine karşın o, açık açık Troialılardan yana saf tutar. Zeus'un İda'nın zirvesine oturup Troia savaşını seyrettiği sırada Troia'nın başında kral Priamos vardır. Homeros'un İlyada'sında, elli oğul ve on iki kız babası yaşlı ve saygıdeğer bir kraldır Priamos. Troia kralı Priamos'un oğlu Paris, İda'da çobanlık yaparken bir gün karşısında birbirinden güzel üç güzel tanrıçayı görüverir. Bunlan Hera, Atena ve Aphrodite'dir. Dünyanın ilk güzellik yarışması da bu olmuştur. Paleus ile Thetis'in düğünleri, tanrıların mekanı Olympos dağında mükemmel bir törenle kutlanmış. İşte bu zamana kadar her ne olursa olsun düğünlere çağrılarla tanrıları ve diğer konuklar davet edilirdi. Olympos dağındaki bu düğünde kesin olmamakla beraber ilk düğün davetiyesi yapıldığı ileri sürülmektedir. Olympos dağındaki düğünde masanın başına Zeus oturmuş, bir yanına gelin bir yanına da damat eğlenceler başlamış. Bu düğünde kavga tanrıçası davet edilmek istenmemiştir. Savaş ve kan dökülmesi de istenmemiştir. Daha sonraları da sık sık İda'ya gelip gittiğini bildiğimiz Zeus, bugün daha farklı bir nedenle, Akhalılar ile Troialılar arasındaki ünlü Troia savaşını seyretmek ve hatta yönetmek için bulunur. Üstelik Zeus bu savaşta tarafsız da değildir. Karısı Hera'nın bütün karşı çıkmaları ve Akhalıları desteklemesine karşın o, açık açık Troialılardan yana saf tutar. Zeus'un İda'nın zirvesine oturup Troia savaşını seyrettiği sırada Troia'nın başında kral Priamos vardır. Homeros'un İlyada'sında, elli oğul ve on iki kız babası yaşlı ve saygıdeğer bir kraldır Priamos. Troia kralı Priamos'un oğlu Paris, İda'da çobanlık yaparken bir gün karşısında birbirinden güzel üç güzel tanrıçayı görüverir. Bunlan Hera, Atena ve Aphrodite'dir. Dünyanın ilk güzellik yarışması da bu olmuştur. Paleus ile Thetis'in düğünleri, tanrıların mekanı Olympos dağında mükemmel bir törenle kutlanmış. İşte bu zamana kadar her ne olursa olsun düğünlere çağrılarla tanrıları ve diğer konuklar davet edilirdi. Olympos dağındaki bu düğünde kesin olmamakla beraber ilk düğün davetiyesi yapıldığı ileri sürülmektedir. Olympos dağındaki düğünde masanın başına Zeus oturmuş, bir yanına gelin bir yanına da damat eğlenceler başlamış. Bu düğünde kavga tanrıçası davet edilmek istenmemiştir. Savaş ve kan dökülmesi de istenmemiştir. Tüm davetlilere davetiye gönderilmiş. İşte bir tatsızlık çıkarmasın diye kavga tanrıçası Eris düğüne davet edilmemiş. Ancak Eris kendisine düğün davetiyesi gönderilmemesine fena bozulmuş ve düğün gecesi bir oyun oynamaya karar vermiş. Bu kaynakta ilk kez davetiyenin gönderildiği tam olarak ifade edilmemiştir. Ama görüyoruz ki davetiye gönderme bu dönemlere kadar uzanmaktadır.
Bir rivayete göre de, kağıt üzerine basılan ilk davetiye Çinliler tarafından bulunduğu ifade edilmektedir. Bu davetler, savaş, saray ve düğünlerde kullanılmaktaydı. Önceleri rulo şeklinde ve bir kutuya konularak savaşçı veya tapınak postacılarına verilerek istenilen yerlere ulaşmaları sağlanırdır. Devlet kademelerinde ve krallara yakın olanların düğünleri kağıt üzerine yazılarak rulo şeklinde katlanıp üzeri kurdele şeklinde bağlanarak ilgili soylu ve geniş ailelere gönderildiği ifade edilmektedir. Daha sonra bu yazışma ve devlet ve askeri üst kademelerinden başlayarak zamanla halka kadar inmiştir. Avrupa'da ise, soylu zenginler ve kraliyete yakın olan kişiler düğün ve davetlerini yine rulo şeklide deri üzerine yapılan yazışmalarda kullanarak yapılırdır. Davetler direkt ailenin başındaki kişiye yapılırdı. O kişide gurubunu belirler öyle giderdi. O dönemde tücarlıkla keşişler uğraşırdı. Dünyanın çeşitli ülkelerine giden ve o bölgeden malzeme yiyecek ve içecek getirip satan keşişler kağıdı ve matbaa yı da getirmeyi başarmıştır. O dönemlerde kaligrafta usta olan avrupalı keşişler krallara ve soylu ailelere en yakın olan kişilerdi. Soylu aileler yazışmalarını ve keşişlere belli bir bedel ödeyerek düğün bildirgelerin yazdırırlardı. Matbaa'nın icadıyla birlikte davetiye gelişmeye başladı. 20. YY'la kadar davetiyeler atla ulaştırılırdır. Mektupla birlikte davetiyelerde zarflara konulmaya başlandı. Postanın gelişmesiyle birlikte davetiyede yayılmaya başladı. XIII. yüzyılda gelişmeye başlayan İslam yazısında ilk gelişme aklam-ı sitte’de oldu. Onu diğer yazılar takip etti. Araplardan yayılan yazıya en büyük hizmeti Türkler yaptı. Yüzyıllar boyu çalışarak her çeşit yazıda ileri gittiler. Selçuklular ve onlardan evvelki durum hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. Hakikatte Türk hat tarihini Türklerin İslam’ı kabule başladıkları IX. Yüzyıldan başlatmak iktiza eder. İlk Müslüman Türk devletleri olan Gazneliler [366-586/977-1190] ile Karahanlılar [382-608/992-1211] devrinden, taş üzerine yazılmış bazı kitabe parçaları zamanımıza kadar kalmışsa da bu coğrafi sahada gerek kağıt gerek taş üzerine yazılmış olan eserlerin hattatlarını bilmiyoruz. Fakat Gazneliler’den sonra İran, Maveraünnehir ve Azerbaycan’a hakim olan İran Selçukileri (Büyük Selçuklular) [429-522/1038-1157] devrinden kalma bazı eserler bize kadar gelebilmiştir
evlilikler.com
30 Mayıs 2008 Cuma
DAVETİYENİN TARİHÇESİ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder